İSLAM ÜLKELERİNİN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU – Mehmet Ziyattin Tokar (RP 20. Dönem MV ve Çevre Bakanı)

İSLAM ÜLKELERİNİN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU – Mehmet Ziyattin Tokar (RP 20. Dönem MV ve Çevre Bakanı)

Konu :

Günümüzde ihtiyaç duyulan, Müslüman toplumun sorunlarına çare olacak, çözüm üretecek Gerçek bir “İslam Birliği Parlamentosu” nasıl oluşturulur,  Meclisi Nasıl Kurulur?  Engeller Nelerdir?  Bu Engeller Nasıl Aşılır?

 

Giriş :

İslam Dininin omurgası olan, Peygamber efendimizin vefatından sonra Hilafet makamıyla Müslümanların idaresi ve birliği sağlanmıştır. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Osmanlı’ya getirdiği hilafet makamı 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından kaldırıldı. Bu karar dünyada çeşitli tepkilere neden oldu. Osmanlı hilafetini tanımayan Mısır ve İran gibi ülkeler kararı memnuniyetle karşılarken Afganistan durumdan büyük üzüntü duyduğunu belirtmiştir.

Aradan 100 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, günümüzde, Başsız kalan İslam dünyası büyük bir krizin içinden geçmektedir. Bugün bütün dinlerin kendi organizasyonları, karar mekanizmaları ve liderleri olduğu halde, maalesef dünya Müslümanları sahipsiz kalmış veya göstermelik etkisi olamayan kurumlar vasıtasıyla oyalanmaktadır. O tarihlerde İngilizlerin, bugün tüm Batının korkulu rüyası olan Hilafet bir daha uygulamaya gelmesin diye, değişen Kültür musibeti neticesinde, her fırsatta ve her zeminde Hilafet karalanıp kötülenmektedir. Okullarımızda “Hilafetten Kurtulduğumuz” öğretilmektedir. Kültür istilası böyle bir musibettir.

 

İslam Birliğinin sağlanması, etkin mekanizmanın oluşturulması, ortak karar alınarak uygulamaya konulması amacıyla, engellemeleri aşacak, ümmetin dertlerine deva olacak gerçek anlamda bir İslam Birliği Parlamentosuna ihtiyaç vardır.  

    

Günümüzde İslam Ülkeleri :

İslam dünyasında; birçok alanda çatışmalar yaşanmaktadır. Bugün 56 İslam ülkesinin temel sorunları ifade etmek gerekirse:

Dini vecibelerini uygulamaya çalışan bireyler arasında, evde, işte, mahallede, şehirde otorite boşluğu, kültür deformasyonu ve medya etkisi nedenleriyle çatışmalar yaşanmaktadır.

Gelir düzeylerinin farklı olması ve arasının gittikçe açılmasından dolayı, alım gücü azalan yoksul bireylerle varlıklı zenginler arasında sorunlar oluşmaktadır.

 

Mezhep farklılıkları dolaysıyla, İslam ülkeleri arasında veya ülkenin içinde mücadeleler, parçalanmalar görülmektedir. Cemaatler var, ama cemaatlerin içinde de uyum yerine farklı düşünceleri hayata geçirmek isteyenler olmakta.

İslam kültürünün egemen olmaması sebebiyle etnik kimlik öne çıkarılmaktadır. Irka yönelmeler, etnik çarpışmalar gözlenmektedir.

İslam ülkeleri yöneticileri ile yönetilenler arasında çatışmalar olmaktadır.

Kültürün dayanışmanın temelindeki, sivil toplum kuruluşları arasında düşünce ve uygulama farklılıkları olduğu gibi, sapkınlıklar desteklenmektedir.

Aile yapısının temeline yönelik saldırılar, eşcinsellik gibi taarruzlar olmakta, kadın ile erkek arasında çatışma gözlenmektedir.

Bütün bunlar ve benzeri sorunlar İslam ülkelerini derinden etkilemekte. İslamın bireysel hayata etki etmesi ve toplum düzeninin ona göre kurulması amacıyla bu sorunları çözmek gerekmektedir.

 

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) :

İslam Konferansı Örgütü, 21.08.1969 tarihinde İsrail’in işgali altındaki Al-Aksa Mescidinin yakılmasının İslam dünyasında uyandırdığı tepki üzerine, 22–25.09.1969 tarihinde Rabat’ta ilk kez düzenlenen İslam Zirve Konferansında alınan bir kararla kurulmuştur. Merkezi Cidde,  Suudi Arabistan bulunan Teşkilatın Amacı; Üye Devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek, İslam Dünyasının hak ve çıkarlarını korumak.

Üye Ülkeler: 57 üyesi bulunmaktadır. *

Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Brunei Darüsselam, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çad, Endonezya, Fas, Fildişi Sahili, Filistin, Gabon, Gambiya, Gine, Gine Bissau, Guyana, Irak, İran, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Mali, Mısır, Moritanya, Mozambik, Nijer, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Surinam, Suriye*, Suudi Arabistan,  Tacikistan, Togo, Tunus, Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Umman, Ürdün, Yemen.

*Suriye’nin üyeliği 14-15 Ağustos 2012 tarihlerinde Mekke’de düzenlenen 4. Olağanüstü İİT Zirvesi’nde askıya alınmıştır.

Teşkilata 5 gözlemci üye dahil edilmiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (Kıbrıs Türk Devleti adıyla), Bosna-Hersek, Orta Afrika Cumhuriyeti, Rusya, Tayland.

 

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Organları

  1. İslam Zirvesi
  2. Dışişleri Bakanları Konseyi
  3. Daimi Komiteler
  1. Kudüs Komitesi
  2. Enformasyon ve Kültürel İşler Daimi Komitesi (COMIAC)
  3. Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (COMCEC-İSEDAK)
  4. Bilim ve Teknolojik İşbirliği Komitesi (COMSTECH)
  5. İcra Komitesi
  6. Uluslararası İslami Adalet Divanı (Statüsünün yürürlüğe girmesi sonrası örgütün asli yargı organı olması öngörülmektedir)
  7. Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu
  8. Daimi Temsilciler Komitesi
  9. Genel Sekreterlik
  10. Alt Organlar ( Standartlar ve Metroloji, Su Konuları, Polis İşbirliği,
  11. Gençlik, Medya, İslam Tarih, Sanat ve Kültür, v.b.)
  12. Uzmanlık Kuruluşları

 

İslam Parlamentoları Arası Birlik

İslam birliğin hedeflerini şu şekilde sıralamaktadır:

  • İslam Medeniyetinin farklı yönlerinin vurgulayarak kutsal İslam ilkelerinin tanıtılması ve yayılması,
  • Her ülkenin anayasası ve koşulları göz önüne alınarak, tüm üye devletlerde
  • İslami danışma (şura) ilkesinin uygulanmasının geliştirilmesi ve desteklenmesi,
  • Uluslararası arenada ve uluslararası örgütlerde İİT üye ülkelerinin parlamentoları

arasında kapsamlı ve yararlı iş birliği ve koordinasyon için bir çerçeve sağlanması,

  • Üye parlamentolar ve üyeleri arasında toplantı ve diyalogların arttırılması, parlamenter tecrübenin teatisi,
  • Üye devletlerin çıkarları doğrultusunda ekonomik, kültürel, sosyal ve politik konuların müzakere edilmesi,
  • Kültürel, politik ve ekonomik egemenliği empoze etme girişim ve tehditlerine karşı müdahale etme, karşı durabilme, bu konular üzerinde uygun kararlar ve  tavsiyeler alınması,
  • Ortak hedefler oluşturma amacıyla diğer parlamento, hükümet veya sivil toplum örgütleriyle ilişkilerin, iş birliğinin ve koordinasyonunun güçlendirilmesi,
  • Adalet temelinde insan hakları ve insani ilkelere saygının arttırılması ve savunulması, bununla birlikte barışın tesisi için dünya halkları arasında koordinasyonun güçlendirilmesi.

İslam dayanışmasının güçlendirilmesi, İslam’ın yüce değerlerinin ve İslam medeniyetinin gerçek mahiyetinin yansıtılması, İslam dünyasının karşılaştığı meselelerin nesnel ve gerçekçi bir şekilde ele alınmasını teminen, ilim adamları ve aydınların görüşlerine başvurularak, On Yıllık Eylem Programının hazırlanması kararlaştırılmıştır.

2016-2025 yıllarını kapsayan On Yıllık Eylem Programı;  Siyasi irade, dayanışma ve ortak İslamî eylem, ılımlılık ve İslam’ın hoşgörü anlayışı, İslam hukuku,  İslam Fıkıh Akademisi, terörizmle ve İslamofobi ile mücadele, insan hakları ve iyi yönetişim, Filistin ve işgal edilmiş Arap toprakları, çatışmaların önlenmesi ve çözümü, barışın tesisi, ekonomik işbirliği, doğal afetler karşısında sosyal dayanışma, İslam Kalkınma Bankası’nın desteklenmesi,  Afrika’daki yoksulluklarla mücadele, yüksek öğretim, bilim ve teknoloji, İslam dünyasında kadın, genç ve çocuk hakları ve aile, üye ülkeler arasında kültürel değişim başlıkları altında detaylandırılan kapsamlı bir yol haritası hedeflenmiş ve 2025’te neticelendirilerek raporlandırılması beklenilmektedir.

 

Sonuç ;

Müslümanların yaşadığı İslam Ülkeleri, derin bir kriz içinden geçmektedir. Devleti kontrol eden unsurlar ve sahnedeki iktidar lobileri hariç, ülkede yaşayan halk çeşitli düzeylerde krizi görüp yaşıyorlar. İslam dünyasının tamamı Batı uygarlığının kültürel, askeri ve siyasi tahakkümü altındadır. Bu çok derin bir krizdir ve bütün İslam dünyasını etkisi altına almış vaziyettedir. Halkların çoğunluğu bu durumun farkındadır. Ancak, kimileri iktidarlardan menfaat elde etmekte, kimileri zarar gelmesinden korkmakta, kimileri ise;  böyle gelmiş, böyle gidecek” diye seslerini çıkarmıyorlar.

İslam Birliği Teşkilatı nüfusunun % 80’i Sünni, % 17’si Şii. İslam dünyasında hiçbir ülke tek başına ayakta kalabilecek durumda değil ve dış desteğe muhtaç. Uluslararası güvenlik sisteminin getirdiği zorunluluğun ötesinde İslam ülkeleri arasında milliyetçiliğin beslediği ulusal rekabet, açık veya gizli bir şekilde devam ediyor. Bir dönem süren soğuk çatışmalar kolayca sıcak savaşlara dönüşebiliyor. Her ülke ancak küresel bir gücün himayesi altında ayakta kalabiliyor.

Bugün Gazze özelinde Filistin, Doğu Türkistan, Dün Myanmar, Keşmir ve bunun gibi örnek sıcak çatışmalar, İslam ülkelerinin çözüm üretmekte yetersiz kaldığını göstermektedir.

Yukarıda, kendi kaynaklarından istifade ederek makaleye dahil ettiğim, kuruluş, teşkilat, organ, komite ve organizasyonlar toplantılar yapıp, birlik – beraberlik gerektiren konularda yeterli olmamakta, çözüm üretememektedirler. Toplanıp toplanıp dağılmaktadırlar.

Yahudiler, Siyonizm’in etkisindeki batılı liderler, hatta etkiledikleri, halkı Müslüman ülkelerin liderleri, algı yöntemleri kullanarak toplumları aldatmakta, görsel veya yazılı medyaya sansür uygulayarak gerçekleri yayınlamaktadırlar.

 

Bütün bunlara rağmen, Dünyada İslama duyulan ilgi artmakta, Müslüman olanların sayısı çoğalmaktadır. Gücü elinde bulunduranlar, toplumları uyutanlar, gerçeği saklayanlar, yaşamayanlar bilsinler ki, Allah nurunu tamamlayacaktır.

50 – 100 yıl öncesine baktığımızda, küresel Dünyada İslam’a olan ilgiyi müşahede edebiliriz. Artık, Dünyada İslam ülkelerinde yaşanan sıcak çatışmalar sonucu, engelleri ortadan kaldıracak, şuurlu bireyler yetişmektedir ve tepeyi zorlayacaklardır.

 

İslam ülkeleri ortak paydada hareket etmek zorundadır ve bu hedef için; Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın geçmişte uygulamak istediği, siyasi felsefesindeki konular hayata geçirilmesi düşünülmelidir. D8 örneğinde olduğu gibi, İslam ülkeleri liderlerinin çatı oluşturduğu bir sistem hayata geçirilmelidir. Liderler etkilendikleri zaman, Gerçek anlamda bir “İslam Birliği Parlamentosu” teşkil edilebilir. Her ülke, kendi nüfusu oranında kurulacak “İslam Meclisi”ne üye verebilir. Üyeler Fetva verebilecek Alimlerden ve/veya Parlamenterlerden oluşabilir.

O günler yakındır ve gerçekleşecektir inşaAllah…

 

Mehmet Ziyattin Tokar

R.P. 20.Dönem Ağrı Milletvekili ve Çevre Bakanı

25 Mayıs 2024

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir